Bütün hayatını beş çocuğuna iyi fikirler ve temiz ahlak vermeye adayan Ali Rıza Bey, bir haksızlığa göz yumması istenince kaymakamlık görevinden istifa eder. Kızı Necla da İstanbul’da üniversiteyi kazanınca, ailece İstanbul’a yerleşmeye karar verirler.
Aileden kalma eski evin tadilatı, Leyla’nın üniversiteye hazırlık kursu, Necla ve Ayşe’nin okul masrafları derken Ali Rıza Bey'in emekli ikramiyesi erimeye başlar. Ali Rıza Bey yeniden çalışmaya başlar. Yeni işinde de ilkelerinden ödün vermesi istenince yine istifa eder.
Şartlar artık daha zor olduğu için, Hayriye Hanım bu kararını desteklemez ve evde huzursuzluklar başlar. Askerden dönen Şevket bir bankada çalışmaya başlayınca Ali Rıza Bey’in yükü hafifler. Ama Şevket gönlünü evli bir kadın olan Ferhunde'ye kaptırınca aile iki gruba ayrılır;Fikret ve Ali Rıza Bey bu izdivaca şiddetle karşıdırlar ama Leyla,Necla ve Hayriye Hanım bu durumda sakınca görmezler ve evliliği gerçekleştirirler.
Ferhunde evde sinsi bir yılan gibi dolaşır ve Ali Rıza Bey'in çocuklarının aralarını yavaş yavaş bozmaya başlar;çünkü Ali Rıza Bey'i ciddi bir rakip olarak görür.Necla bu arada komşuları Sedef'in istemeden aracılığı ile yaptığı Oğuz davasını başlatmıştır .Necla sansar lakaplı Oğuz ile yaptığı flörtten sonra araya 2 yaş büyüğü Leyla da girmiştir ve aile uçuruma doğru adım adım gider.Ferhunde ise bu iki kızkardeşin aralarını daha çok açar,kavgaları körükler ve iki kızkardeş artık aynı adama gönül kaptırmışlardır;o adam ise Ali Rıza Bey'in görmek istediği en son kişidir.Bir gece Oğuz'un Leyla'yı tuzağa düşürüp tecavüz eder.Leyla'da bu durumunu kimselere anlatamaz ama bu durumu ablası Fikret öğrenir ve Oğuz'u sert bir şekilde uyarıp durumu hallettiği sandığı halde olaylar kötüye gider.Leyla dershanesini ve en önemlisi babasının emeklerini görmezden gelip kendini Oğuza teslim eder birliktelik yaşar.Bu uzun ilişikiden sonra Leyla,Oğuz'dan hamile kalır ve bu durumu bir tek Ferhunde'ye anlatır.Leyla bebek için Oğuz'a gittiğinde onu ve onun patronun karısını birlikte yakalar ve orda kaza geçirerek merdivenlerden düşer bebeğinide kaybeder.Ali Rıza Bey'in başına dünyaları yıkılır.Sonunda Ali Rıza Bey'i ağlatan bir nikâh olur.Leyla'da istemediği bir evliliğe ve hayatını baştan sonra değiştirecek bir kadere maruz kalır.
Necla'da bu durum karşısında yıkılır ve iki kız kardeş arası cam kırıkları ile dolu bir duvar örülür.Necla sırf babası Ali Rıza Bey memnun kalsın diye kızkardeşinden üstün konuma gelmek için Cem adında dürüst bir genç ile nişanlanır.Bu durum Ali Rıza Bey'in en büyük kızı ve en akıllı evladı Fikret'i çok üzer ama bunu bir türlü babasına söyleyemez;çünkü ya annesi onu susturur ya da gelinleri Ferhunde.Bu iğrenç olaylara göz yumamayan Fikret komşularının aracılığı ile onların yakın akrabası olan tanımayıp bilmediği üç çocuklu dul bir adam olan Tahsin bey ile gizliden gizliye izdivac hazırlılıkları yaparlar.Necla'da bu süre zarfında onu sürekli ayartmaya çalışan,peşini bırakmayan,gönlünden silip atamadığı Oğuz'a teslim eder ve kendini ailesini yavaş yavaş uçuruma sürükler.Leyla bu durumdan şüphelensede karşı koyamaz.Necla'da Oğuz'da kaçma planlarını yaparken bir yandan da Fikret'te komşusu Neyyir Hanım'ın aracılığı ile Tahsin Bey ile evlilik hazırlılıkları yaparlar.
Daha sonra ki günlerde olan olur Necla nişanlısı Cem tarafından Oğuz ile arabada yakalanır.Necla bir an önce eşyalar için eve gider ama orda Fikret ablası ve kardeşi Leyla ile karşılaşarak büyük bir kavga patlak verir.Ne Fikret,Leyla ve Necla'ın aralarına girebilir ne de büyük kavgayı önleyebilir.Ali Rıza Bey ve ailesi eve döndüklerinde ise manzara korkunçtur sinir krizi geçirmiş ve aklı dengesi kaybetmiş olan biricik kızları Leyla.Ali Rıza Bey,bu durumu herkesin bildiği halde ondan sakladıkları için ailesine tüm hiddetini kusar ama en çok olanlara göz yumamadığı halde susturulan ve bu durumları babası Ali Rıza Bey ile konuşamayan Fikret'i yaralar.Necla artık aile tarafından reddedilmiş ve yok sayılmıştır,evde ki fotoğraflarına kadar ona ait olan her şey atılmıştır.O artık Ali Rıza Bey'in kızı değildir.Necla ve Oğuz kaçma planları yaparlarken Ferhunde,Oğuz'un patronu Yaman Bey'e,karısı ve Oğuz'un ilişkisini anlatır.Oğuz'un hesaplarıda donunca da Necla ile yurtdışına kaçamazlar.Bu onları adım adım felakete sürükler.Fikret'te ailesinden gizli Tahsin Bey ile nikâh kıyar.Bu durumu babasına anlattığında ise Ali Rıza Bey çocuklarından bir darbe yemiş olur.Ama Ali Rıza Bey tarafından istasyona kadar yine de uğurlanır Fikret ve herkesi duygulandıran bir sezon finali olur.
Necla artık Oğuz ile kaçmanın bedelini yavaş yavaş ödeyerek büyük bir sınavdan geçmektedir.Leyla ise zor bir psikolojik terapi tedavisine başlar ve bir an önce de Oğuz ile boşanma hazırlılıkları yapar.Bu duruma Can Türe adlı avukat ve psikolok karısı Oya Hanım yardımcı olur.Necla ise sevgilisi Oğuz tutuklanınca artık bir barda çalışmaya başlar.Ali Rıza Bey ise bir yandan zavallı kızı Leyla'ya mânevi destekte bulunurken bir yandan da yuvalarından ayrı düşen Fikret ve Necla'ın peşini bırakmaz onları kanatlarının gölgesine gizliden gizliye alır.Leyla'da bu süre zarfında Oya Hanım sayesinde ruh sağlığını büyük ölçüde düzeltmiş hayata yeniden dönmüştür.Ancak bu süre içinde Avukat Can Bey ile yakınlaşmaya başlar.Hayriye Hanım bu durumda bir sakınca görmese de ama Ali Rıza Bey çok karşıdır.
Fikret ise ait olmadığı yerde haketmediği şeyler yaşıyordu Adapazarı'ında.İlk başta ondan nefret eden Tahsin Bey'in kızı Deniz'in gönlünü kazanırken;kaynanası Cevriye Hanım ona duyduğu nefretden asla vazgeçmez.İlk başta kağıt üzerinde olan Tahsin ile Fikret'in evlilikleri yavaş yavaş aşk filizleri çıkar.Bu durumu önleyemeyen Cevriye Hanım Fikret'i kızdırma,usandırma ve büyü gibi yollara başvurur.Tahsin iki kadın arasında kalsa da Fikret bu durumu her zaman ki sonsuz tevekkülü ile hoş karşılar ve sabreder.Daha sonra ki günler de Tahsin ile geç olan balayılarını yaparak evliliklerini tamamlarlar.
Necla ise tekinsiz bir kadın pansiyonunda kalırken Jülide gibi hayat kadınları ile dostluk kurar bilmeden.Sonra ki günlerde Necla bu durumu anlasa da çok geçtir pansiyon ansızın bir anda polisler tarafından basılır ve Necla gazetelere manşet olur.Ali Rıza Bey bu durum karşısında yıkılır ve Leyla'nın da onayını alarak derhâl Necla'nın evine getirilmesini ister.Necla bu duruma biraz dirense de karşı koyamaz ve baba ocağına döner.Evde daha sonra gerilimler artar çünkü Leyla kardeşini eve kabul ettiği için pişmandır.Necla bu sürelerde eski nişanlısı Cem ile defterleri tekrar açar,Leyla ise Can Bey ile bir aşka doru giderler.Şevket ise borçların pençesine düşer ve sonunda babası Ali Rıza Bey'in en çok korktuğu şeyi yapar,bir müşterinin hesabından kendisininkine para alır,yani başkasının zimmetini kendisine geçirir.Daha sonra ki günlerde bankadaki korkusundan tefeciye dadanır;ancak bu durumdan korkan Ferhunde bir telefon ile dostu Yaman Bey'e borcu ödettirir.Ancak Şevket bu sefer kumarın pençesine düşer ve aile dostlarından Yaman Bey'in hesabına dadanır ve bu durum bankada anlaşılarak aile bir uçuruma daha sürüklenir... özkan idekçi yaprak dökümü hayranı...
....Ölümsüz Bir Eserin Katli....
Bir elinde çay, diğerinde şekerle odaya giren Fikret, kanepede yayılmış bir şekilde oturan kaynanasına çay getirmektedir. Fikret; -buyrun Hipoplazinin tüm unsurlarının açıkca görüldüğü kaynana, Fikret’in elindeki çaya bakarak; -bu ne bu? Kömür gibi, midemi mi deleceksin sen benim? Polyanna modundaki Fikret mahçup bir ifadeyle; -deminkini açık diye geri çevirdiniz. Kaynana yüzünü buruşturarak; -aman iyi istemiyorum
Bu repliklere hayretle bakmamak, bu senaryo şaheseri, yazım harikası diyaloglardan etkilenmemek elde değil.
Bela ve musibetin üzerinden hiç eksik olmadığı bir ailenin hikayesini anlatan yaprak dökümü, ülkem insanının en beğenerek izlediği dizilerin başında geliyor. Hikaye anlatımının kağnı gibi ilerlediği, içerik anlamında “boş“un sözlükteki karşılığı olan yaprak dökümü, Çarşamba akşamları 8’de Kanal D’de yayınlanmakta.
Hüznün her daim bir köşede durduğu, Hayriye hanımın ağlaması için yüksek sesle isminin söylenmesinin dahi yeterli olduğu yaprak dökümü, teknik anlamda yapılmaması gerekenler listesi gibi. Anlamsız bir şekilde aşağı- yukarı hareket eden kamerası, estetik kaygı gütmeden, gölge kalmasın diye heryönden eşit verilmeye çalışılan ışığı ve diyalogların üstüne çıkan müzik kullanımıyla yaprak dökümü, teknik altyapısının ne denli uğraşılmamış olduğunu göstermekte.
Seyirciyi ekran karşısında tutmaya çalışan gereksiz komikliklerle, yer yer sitcom’a kaçan diyaloglarıyla, sinema öğrencileri için bir filmde yapılmaması gereken tüm öğeleri başarıyla bünyesinde bulundurmakta.
Haksızlığa göz yummamak için işinden istifa edecek kadar onurlu ve cesur olan Ali Rıza, ailesine karşı yaptığı önyargılı ve haksız yaklaşımlarını göremeyecek kadar gözlerini kendi üzerine çevirmiş, kendi doğrusundan başka hiçbir doğruyu kabul etmeyen, bireyselliğin içine hapsolmuş, paranoyanın ilk belirtilerini gösteren bir karakter olarak karşımıza çıkmakta. Ailesi üzerinde kurduğu baskının ters tepmesi sonucunda nutku tutulan, anlık şok yaşadığının göstergesi olarak ağzı açık insan figürünü başarıyla gerçekleştiren Ali Rıza, dizinin tamamı boyunca bu hareketlerin dışında hiç bir oyun sergilememekte.
Sürekli depresyon modunda gezinen, felaket tellallı anne Hayriye hanım, dokunsan ağlayacak duyarlılıkta bir karakter. Dizinin ilk bölümünden 65. bölümüne kadar ağlama, üzülme, telaşlanma gibi tepkilerin dışına çıkamayan, artık refleks haline gelmiş olan bu davranışları arada bir karıştıran, gülünecek yerde telaşlanan, heyecanlanacak yerde ağlayan, Darwin kuramcılarının dikkatle incelemesi gereken bir tür olan Hayriye hanım, Homo Erectus familyasının modern bir temsilcisi olarak görülmektedir. Tüm bunlar dikkate alındığında, Hayriye hanımın olası istanbul depremine cevap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü yeryüzü, böyle bir karakteri kendi üzerinde taşımayı gururuna yediremeyecek ve bunun dışavurumunu acı bir haykırışla yapacaktır.
Evin tek erkek çocuğu şevketin, İran’ın nükleer silah üretme amacını kuvvetlendiren Ferhunde gibi bir kişiyle evli olmasından olsa gerek, karakteri tam oturmamış, aynaya baktığında kendisinin kafa dediği o kütük parçasından hiçbir mimik ve oyunun belli olmadığı bir karakter olduğunu söyleyebiliriz. Organ eksikliğinin fazlasıyla belli olduğu Ferhunde ise şevket üzerinde hakimiyetini kurmuştur. Ve bu ilişkide erkeklik rolünü üstlenerek şeytanlığını aile üzerinde hiçbir zorluk çekmeden yürütmektedir.
Dizinin en güzel “şey”i Necla ise; güneşin doğmasının amacı, ayın parlamasının sebebi, bereketin ve bolluğun sembolüdür. Eğer böyle bir güzelliği amerika görseydi, ıraktan askerini çeker ve bir daha petrol için dünyayı rahatsız etmeyeceğini tüm insanlığa haykırırdı.
Size de şöyle bir soru muhakkak sorulmuştur: Bir insana nasıl işkence edersin? Derisini soyarım ardından etini tuzlarım ve koyunlara yalatırım yada bir leğenin içine fareleri doldurup bacaklarını o leğenin içine sokarım ve farelerin bacaklarını kemirmesini mutlulukla izlerim. O zamanlar bu soruya verilecek iyi bir cevap bulamamıştım. Ama o soru şimdi sorulsa cevabım kesinlikle “Yaprak Dökümü” izletmek olurdu. Şunu da söylemeden geçmeyelim, reytinglere bakıldığında yaprak dökümü ilk üçün dışına hiç çıkmıyor. Bu durum aklımıza şunu da getirmiyor değil : Türk insanı olarak işkenceye ne kadar da hevesliyiz. Emre Kızılçim Yaprak Dökümü karşıtı...
-Afferin sana.
Teknik Ekip [değiştir]Yapım : Ay Yapım
Yapımcı : Kerem Çatay
Yönetmen : Meshude Eraslan
Eser: Reşat Nuri Güntekin
Senaryo : Ece Yörenç, Melek Gençoğlu
Müzik : Toygar Işıklı (Şarkıları: Tebessüm,Yoksun ve Uzak)
oyuncular
Halil Ergün (Ali Rıza)
Güven Hokna (Hayriye)
Bennu Yıldırımlar (Fikret)
Caner Kurtaran (Şevket)
Deniz Çakır (Ferhunde)
Bedia Ener (Neyyir)
Gökçe Bahadır (Leyla)
Fahriye Evcen (Necla)
Seda Demir (Sedef)
Tolga Karel (Oğuz)
Efsun Karaali (Ayşe)
Bülent Fil (Yaman)
teknik ekip
Yapım : Ay Yapım
Yapımcı : Kerem Çatay
Yönetmen : Meshude Eraslan
Eser: Reşat Nuri Güntekin
Senaryo : Ece Yörenç, Melek Gençoğlu
Müzik : Toygar Işıklı (Şarkıları: Tebessüm,Yoksun ve Uzak)